Sosyal medyada dolaşırken çok güzel sözler, vecizeler yanında makâle boyutunda metinlerle de karşılaşıyoruz. Bunları diyoruz, okurlarımızla da paylaşsak. İşte bunlardan biriyle sizlerleyiz inşallah bugün.

Bundan önce, söze girmeden, büyük âlim ve mutasavvıf HASAN-I BASRÎ’nin ilk karşılaştığımız, hakikatin tam ifadesi olan ve bugünkü konumuzu çerçeveleyen şu sözünü nakletmeliyiz. O da bugünden:

“Âlimler, zamanlarının ışık kaynağıdırlar. İnsanlar, onlar vâsıtasıyla aydınlanırlar!”

İşte tam da bunun bir nişanesi olabilecek örneği, eğitimci, şâir, yazar arkadaşımız, İstanbul Kartal Anadolu Lisesi’nden sonra memleketi Terme’ye gelen ve buradaki çeşitli okullardan sonra şu an Terme Anadolu Kız İmam-Hatip Lisesi’nde göreve devam eden, konum ve mesleğinin âşığı, idealist, bilhassa bu yönüyle kendisini takdir ve gıpta ettiğimiz arkadaşımız Ahmet SEZGİN Bey üstadımızın bu günkü paylaşımında gördük.

ULEMÂDAN ARZ, “OKU!”MAK FARZ…

Kendisiyle sosyal medya ve ortak zeminimiz eğitim ve edebiyat ve de gönderdiği kitaplar çerçevesinde uzaktan tanışsak ta henüz birebir görüşmediğimiz, geçerken bir uğrama demlerinde de tevafuk edemediğimiz, ancak hemen hemen her gün karşılaştığımız paylaşımlarıyla kendimizi kendisine çok yakın hissettiğimiz, inşallah bizzat tanışma günlerimizin de yakınlaştığı hissiyle berâber hocamızın, yukarda geçen ULEMÂ vasfıyla muttasıf bir âlim büyüğümüzden paylaşımını sizlere arz ediyoruz:

“Ahmet Sezgin: Elazığ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık ÜNALAN'dan

Çok Önemli Eleştiri ve Uyarılar:

“Esrar, eroin, alkol ve madde bağımlısı Müslümanları AMATEM’e götürüp tedavi ettirdik diyelim peki ya bizim mala, makama, mevkiye, koltuğa, lüks ve gösterişe, dünyaya yani maddenin bizzat kendisine bağlanmış Müslümanları kim tedavi edecek?

Köşklerde “Baby Shower” mevlitlere oluk oluk para akıtan, düğün sonrası “After Party’leri” ihmal etmeyen, ezanla karışık müzikler çalarken gelinle damadın muhakkak bir merdivenden aşağı indiği, İngiliz kraliyet balosunu bile geride bırakan düğünlere özenen, lüks yatlarda beyaz elbiseleriyle doğum günü partisi kutlamaya alışan, gösteriş düşkünü, dünya ve madde bağımlısı

Müslümanları kim tedavi edecek?”

Marka başörtüleri, siyah gözlükleri, yüksek topukları ve lüks jipleriyle gecelere akan, bir konser biletine milyarlar saçan, hiçbir tesettür defilesini kaçırmayan, pahalı telefonlarıyla tik tok videosu çeken, tüm özel hayatlarını Instagram’a açan, kınadığımız ne varsa başına İslami ibaresini koyarak yapan, kadının kocasına bir dilim kek, bir bardak çay vermesine bile itiraz ederek feminizmin kurucularını bile hayretler içerisinde bırakan, marka ve lüks bağımlısı tesettürlü Müslüman kızlarımızı kim tedavi edecek?

ZEMZEM TOWERS, MİSVAK REZİDANS!

VİP umreden aşağı kabul etmeyen, Zemzem Towers’dan aşağı konaklamayan, rezidansların ve özel güvenlikli sitelerin dışında yaşayamayan, yurtdışı tatillerini ihmal etmeyen, sadece zenginlerle oturup kalkan ve bu dünyayı küçük bir cennete çevirmeye çalışan konfor ve madde bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?

Hazreti Peygamberin:

“Bir sürüye salınan iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar,

kişinin mal ve şeref (makam, mevki, itibar) hırsıyla dîne verdiği zarardan daha fazla değildir.” (TİRMİZİ)

adisinde uyardığı gibi, oturduğu makamı korumak veya daha üst bir makama gelebilmek için sürüye dalan bir kurt gibi etrafında kim varsa boğup parçalayıp bir kenara atan, dişinin geçmediği hiçbir makam, dilinin değmediği hiçbir dünyalık bırakmak istemeyen koltuk bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?

KRİZ ÜSTÜNE KRİZ HA!

Makam arabasız, sekretersiz, özel kalemsiz, korumasız yaşayamayan, koltuğu elinden alınınca kriz üstüne kriz geçiren, küçük bir müdürlük için bile aşındırmadık kapı bırakmayan, şeref ve itibarı malda, makamda ve parada gören, bunları kaybedince de itibarını kaybettiğini zanneden, yeniden bir makama gelebilmek için gerekirse; ahlakını, adaletini, merhametini ve değerlerini bile gözden çıkarabilen makam bağımlısı Müslümanları kim tedavi edecek?

Asıl işi bu sorunlara çare üretmek olması gerekirken, devlet destekli projeleri kovalamaktan, protokol fotolarına girmek için çırpınmaktan, vekillerle, bürokratlarla yapılan üst düzey ve çok önemli toplantılardan vakit bulamayan, İslami çalışmaların sadece para ve güçle yapılabileceğine iman etmiş, adı sivil kendi resmi bir kısım STK’larımızı kim tedavi edecek?

AÇLIKTAN PARA; HERŞEY BAŞTANKARA!

Hazreti Peygamber’in açlıktan karnına taş bağladığını anlatırken bile para kazanabilen, İslam’ın ana prensiplerini ve hatta kaderi bile inkâr edebilecek cesarette olmasına rağmen haramlarla, faizle, haksızlıklarla, adaletsizliklerle ilgili gıkını bile çıkaramayan, statükoyu devam ettirmek ve kazanımlarını kaybetmemek adına kendini bile kaybeden bir kısım hocalarımızı kim tedavi edecek?

Ve en kötüsü de bir asgari ücretle on nüfus geçindirmeye çalışan, çocuğunun okul masraflarını bile karşılayamayan, parasızlıktan evlenemeyen, borç batağında inim inim inleyen garip Müslümanların, tüm bu olup bitene, lükse, israfa, gösterişe, umarsızlığa, pervasızlığa bakarak din ve dindarlıkla ilgili yaptıkları sorgulamalarına kim cevap verecek?

HÂDİSÂT VEHN, GİDİŞÂT VAHİM!

Hiç kimse kusura bakmasın. Bu gidişatımız gidişat değil. Bu dünya sevgisi, bu madde bağımlılığı, bu vehn krizleri hepimizi mahvetti.

Hazreti Peygamber: “Sizden öncekileri mal sevgisi helak etti. Bu sevgi onlara akrabalarıyla ve dostlarıyla ilişkiyi kesmeyi emretti. Kestiler. Cimriliği emretti. Cimrileştiler. Günahı emretti. Girdiler. Zulmü emretti. Yaptılar. En sonunda da helak oldular.” (Camiu’s-sağir)

uyarısına muhatap olmadan derlenip toparlanalım.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.”

BASÎRET, FERÂSET, TAAKKUL…

Prof. Sıddık Bey Hocamıza bu genel ve özel uyarıları, Ahmet SEZGİN Bey kardeşimize de kendimizi aynaya bakarak şöyle bir gözden geçirmeye vesîleleri dolayısıyla gönülden teşekkür ediyor;

Rabbimizin bizleri Kur’ân’ın öngördüğü şekilde basîret ve ferâsetle, taakkulla hareket ederek hayât yaşamaya muvaffak kılması, netîce îtibârıyle de sevdiklerimizle berâber dünyanın da âhiretin de mutluluklarına erişmeyi lûtfetmesi niyâzıyla cümleyesevgiler-saygılar wes’selâm…