Bu yıl kendime bir hedef koydum.

Aslında her yıl koyarım.

Herr yıl yeni bir hobi edinirim, okumadığım kitapları bitiririm, görmediğim bir şehre gidip keşfederim, İşimle ilgili yeni aksiyonlar alırım vs …

Bu yıl da hedefim netti!

Kilo vermek.

Geç kaldım mı? Evet.

İşler karıştı mı? Elbette.

Ama sene bitmeden yetiştirdim.

Çünkü mesele zaten tam zamanında olmasından ziyade, vazgeçmemek.

Ve evet, başardım.

5 ayda 30 kilo verdim.

Ama olay kilo değil — onu geçelim.

Asıl mesele şu;

Başardım dediğin an, insanlar bir anda

‘Başarı Sorgu Masası’na dönüşüyor.

– “Tüp mide mi oldun?”

– “Yok canım iğne kesin?”

– “Ama kesin biriyle sevgili falan oldun, ondan motive oldun değil mi?”

Sanki insan kendi başına bir karar alıp uygulayamaz.

Sanki bir şeyleri başarmak için illa dramatik bir kırılma, gizli bir operasyon, ya da bir aşk acısı yaşanmalı.

Kardeşim… ben sadece hedef koydum ve yaptım.

Ama bizim toplumda bu tür bir açıklama yeterli değil.

Çünkü biz başarıyı “kendi kendine olmuş” bir şey olarak görmekte zorlanıyoruz.

İnsan kendi iradesiyle bir şey başarmışsa, bu mantık dışı geliyor.

Başarı = dışsal faktörler.

Torpil, aşk, para, tanıdık, mucize, tüp mide, evrenin hizalanması…

Çünkü bu mantıkla yaşamak çok daha güvenli…

Eğer o kişi iradesiyle başardıysa…

O zaman ben neden başaramıyorum?

O zaman kendi konforum, tembelliğim, ertelemem, yetersizliğimle yüzleşmem gerek.

E, kim ister ki bunu?

O yüzden hemen bir sebep buluruz.

Başarılı birini gördüğümüzde refleksimiz şudur;

– “Kesin bir şey olmuştur.”

Yani şu cümleyi kurmak çok zordur;

– “Vay be, helal olsun kafasına koymuş, yapmış.”

İnsan isterse yapar lafı kulağa çok “duvar yazısı” gibi geliyor, biliyorum.

Ama işin özü gerçekten bu.

İstersin, ertelersin, hata yaparsın, yorulursun, bazen başa dönersin…

Ama kopmazsan hedefin ucundan, gün gelir başarırsın.

İşte ben de bu yıl hedefime biraz geç başladım.

Ama sene bitmeden yetiştirdim.

Ve hayatımda bir şey daha öğrendim;

İnsan kendi içinden geldiği için başardığında, kimse inanmaz.

Ama biri seni başarıya itmişse, işte o zaman herkesin içi rahat eder.

Çünkü artık başarı “tesadüfi”dir.

Seninle alakası kalmamıştır.

Ve kimse kendini kötü hissetmek zorunda değildir.

Ama üzgünüm, ben kafama koydum, yaptım.

Ne tüp mide var bu hikayede, ne aşkla gelen ilham, ne de mucize.

Sadece bir hedef, biraz kararlılık, bolca sabır, zaman zaman sinir krizi...

Ve sonunda başarı.

Sıradaki hedefim ne mi?

Henüz açıklamıyorum.

Çünkü başarınca, yine "kesin bir şey olmuştur" diyecekler.

Varsın desinler.

Ben yine yaparım arkadaşlar benim olayım bu 😊