Bazen bir cümle duyarsınız, üzerinden saatler geçer ama aklınızdan gitmez.

Kulağınıza bir melodi gibi takılır, durduk yerde tekrar tekrar hatırlarsınız.

Geçenlerde bana biri dedi ki;

“Senin aklına koyduğun her şeyi yapacağını biliyorum.”

O an gülümsedim. Çünkü bu, sadece kulağa hoş gelen bir cümle değildi. Beni tanıyan, gözlemleyen birinin söylediği, içinde beni anlatan bir doğruluk vardı. Ve galiba en çok da bu yüzden hoşuma gitti. İnsan kendinde bildiği bir özelliği başkasının da fark etmesinden keyif alıyor.

Ama bu söz, benim zihnimde olduğu gibi kalmadı. Üzerine düşünmeye başladım. Evet, aklıma koyduğum şeyi yaparım.

Ama bunun öncesinde çok önemli bir adım var!

Önce aklıma koymaya değer mi, ona bakarım.

Çünkü aklıma koymak, benim için rastgele bir heves değil. Öyle “hadi yapalım” diye başlanacak kadar kolay bir karar değil.

Önce durur, düşünürüm!

Bu iş bana ne katacak?

Zamanımı, emeğimi, sabrımı harcamaya değer mi?

Sonunda elimde kalan şey, bana gerçekten iyi hissettirecek mi?

Eğer cevabım “Evet” ise, artık o iş biter. O noktadan sonra yolda karşıma ne çıkarsa çıksın, geri adım atmam. Ama cevabım “Hayır” ise, önüme altınla kaplı bir yol da serilse yürümem. Çünkü bana göre başlamak, bitirmekten daha büyük bir karardır.

Yanlış bir yola çıkmamak, yarı yolda vazgeçmekten çok daha değerlidir.

Belki de bu yüzden, beni dışarıdan görenler “kararlı” olduğumu söyler. Oysa işin sırrı kararlı olmamda değil, doğru başlangıcı yapmamda.

Çünkü inanmadığım bir işte gösterdiğim kararlılık, bana hiçbir şey kazandırmaz. Ama inandığım bir şey için harcadığım her damla enerji, her dakika, bana hep “İyi ki” dedirtir.

Ve evet…

İnandığım bir şeye başladıysam, engeller beni durduramaz. Zaman uzayabilir, yol yorucu olabilir, yalnız kalabilirim…

Ama inanç varsa, bütün bunlar yolun bir parçasıdır.

Hırsla yürüyen insan, başkalarını geçmeye çalışır. İnançla yürüyen insan, sadece kendine olan sözünü tutar.

İşte bu yüzden, bana söylenen o cümle eksik ama doğruydu. Eksik kısmını eklemek bana düştü 😊

Aklıma koyduğumu yaparım.

Ama önce aklıma koymaya değer mi, ona bakarım.

Çünkü her şeyi yapmak güç göstergesi değildir. Doğru olanı yapmak, aklına koymaya değeni seçmek…

işte asıl mesele budur.