Geçen gün Ulaş Başkan’ın Yeni Yıl Pazarı’na gittim. Kendi halinde bir şey sanıyordum, meğer resmen eğlence fabrikası kurulmuş! Her köşede ayrı bir güzellik…
Sıcacık salep kokusu, ışıl ışıl süsler, el yapımı hediyelikler... Ama bizim milletin olayı belli, ne kadar güzelse eleştirisi de o kadar yüksek volümde.
"Efendim bizim kültürümüzde yokmuş, Batı’ya özentiymiş, bu işler bize yakışmazmış!" Bir an şüpheye düştüm, dedim herhalde pazarın ortasında Eiffel Kulesi dikmişler de bizim haberimiz yok. Yahu el yapımı mum alıyoruz, ortamda tam bir "keyif ve huzur" enerjisi var, neresi yanlış bunun?
Sonra düşündüm, biz zaten her konuda özenti değil miyiz? Giydiğimiz kot pantolon, izlediğimiz diziler, cebimizdeki telefon… Ama iş pazarda sıcak çikolata içmeye gelince "Bize ters!" İyi tamam, madem ters, sen de git stand aç, sucuk ekmek sat. Bak söz, yanına kömür de alır geliriz, kimseyi kırmayız.
Bir de bu "Bizim kültürümüzde yok" lafı...
Arkadaşlar, bizim kültürümüzde bir dönem domates bile yoktu ama şimdi sabah kahvaltısında bile domates olmadan masaya oturmayız. İnsanın biraz rahat bırakması lazım kendini. Eğlenmek yasak değil.
Sonuç mu? Pazar harika olmuş, Ulaş Başkan’a helal olsun. Vatandaş eğleniyor, esnaf kazanıyor, şehir hareketleniyor.
Ama eleştirenler için şöyle bir önerim var;
Pazarın ortasına bir "şikayet standı" kursunlar, içine de bir masa koyup oturup istedikleri kadar homurdansınlar. Yanına bir de sıcak içecek ikram edilsin ki şikayet ederken donmasınlar. Kim bilir, belki bir bardaktan sonra keyif bile alırlar!