Kör hırs nedir, biliyor musun ?

Uçurumun kenarına gelip, “Herkes düşecek ama ben en güzel şekilde düşerim” demektir.

Yani mesele düşmemek için uğraşmak değil…

Başkalarından daha havalı düşmek.

Bak, hırs kötü değildir. Ama gözü dönmüş hırs, işte o seni yoldan çıkarır.

O yüzden adına “kör” hırs denir. Çünkü gözü görmez, kulağı duymaz, kalbi hissetmez.

Bu hırs insanı öyle bir hale getirir ki…

Ne önünü görür, ne etrafını.

Sadece bir hedef koyar önüne ve koşar.

Ama öyle koşar ki, selam vermez, tebessüm etmez, manzaraya bakmaz.

Çünkü kafasında tek bir şey vardır:

Önce ben varayım. Kimse benden önce gitmesin.

Peki sorarım size :

Böyle aceleyle gidilen yolun kıymeti olur mu?

Kestirmeden gidersin, hızlı varırsın.

Ama yol sana ne kattı?

Ne öğrendin?

Ne yaşadın?

Hiçbir şey…

Sonra biri karşına çıkar, der ki:

“Yol nasıldı?”

Sen cevap veremezsin.

Çünkü yolu değil, sadece varmayı bildin.

Oysa yol öğretir insana…

Yokuş çıkar, sabretmeyi öğrenirsin.

Düşersin, kalkmayı öğrenirsin.

Yorulursun, güç toplamayı öğrenirsin.

Yanında biri varsa, birlikte yürümeyi öğrenirsin.

Ama sen bunların hepsini es geçtin.

Çünkü kafana koymuşsun bir kere…

Başarıya giden her yol mubahtır.

Hayır!

Her yol adam etmez insanı.

Her varış noktası mutlu etmez.

Kestirme gidenin hikayesi kısa olur.

Yaşanmamış bir yol, sana ait olmaz.

Bir gün seninle aynı yere varan birini göreceksin…

Ama onun gözlerinde yolun ışığı olacak.

O anlatacak, sen susacaksın.

O “Ben şöyle zorluklar , şöyle güzel manzaralar yaşadım” diyecek,

Sen sadece “geldim” diyebileceksin.

Ve işte o zaman anlayacaksın…

Asıl mesele “ilk varmak” değilmiş.

Asıl mesele, yolda insan kalabilmekmiş.