Ele aldığım bu değerlendirme, Gazetemiz Ordu Yeni Dönem’de yazdığı köşelerle büyük bir okuyucu kitlesine hitap eden köşe yazarlarından Derya Kara’nın, “Maçı Kaybetmeyin” yazısının devamı niteliğinde.

Siyaset gerçekten de futbola benzer. Bu yüzden Her ikisi de kişisel beceriler gerektirir, bu tartışılmaz.

Ancak aynı zamanda ikisi de takım oyunudur, yani insanların bir araya gelerek oynadığı bir oyundur.

Siyasette de, istediğin kadar yetenekli olabilirsin, ancak iyi takım arkadaşların yoksa, defans oyuncusu forvet oyuncusunu kıskanırsa işler sarpa sarar!

**

Ak Parti Ordu’da oyuna heyecanla başlamış, ciddiyetle sahaya çıkmıştı ve forvet anlamında güçlenmişti. Oyun tarzını ve taktiklerini benimseyerek, hücumda etkili olmayı hedeflemiş sağlam bir transfer yapmıştı.

Pasları doğru değerlendirerek, topun kontrolünü elinde tutmayı başarmıştı. Yeni transfer oyuncu cevval çıkmış gol atmaktan ziyade, birkaç gol birden atmıştı.

Ancak ne yazık ki yeni golcünün başarısı diğer takım oyuncularının gözden düşme korkusuyla ‘Ben’ merkezci yaklaşımın altında ezildi, iyi giden maç birden yön değiştirdi.

Savunmada basit hatalar yaparak gol yemekten kurtulamadılar.

Velhasıl maçın sonucu ne oldu derseniz?

Takım golcüsüne sahip çıkamadı…

Yani; Lig atlayacağız derken Lig’den düştük…