Bu yıl yeni yıla girerken fark edilen ilk şey ışıklar ve süslerdi şehirde.
Dün akşam arkadaşımla caddede yürürken, şehrin her zamankinden daha özenli süslendiğini fark ettik. Sanki sokaklar, kendi üstünü biraz daha fazla örtmeye çalışıyordu. Bu sene tüm esnaf ve mahalle sakinleri ayrı bir özen gösterdi yeni yıl süslemesine diye konuştuk ve aynı cümlede buluştuk…
İnsanların bu yıl umuda her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardı.
Çünkü toplumlar yalnızca mutlu olduklarında süslenmez. Bazen en çok yoruldukları zamanlarda ışıkları yakarlar. Süsleme, çoğu zaman bir sevinç göstergesi değil, karanlığa karşı verilen sessiz bir cevaptır.
Tam da bu yüzden, “Umut insana açmayacağını bilse bile plastik çiçeği sulatır” sözü bu günlerde daha anlamlı geliyor.
Umut, mantıklı bir beklenti değil, vazgeçmemeyi seçme halidir.
Yeni bir yıla girerken bu hal kolektifleşir. Takvim yaprağının değişmesi, hayatın da değişeceğine dair bir garanti sunmaz ama insana dayanacak bir eşik verir.
Sosyolojik olarak bakıldığında yeni yıl, bireysel bir umut anı değil, toplumsal bir ritüeldir. İnsan belirsizlikle tek başına mücadele edemez, bu yüzden umudu birlikte kurar. Işıkları birlikte asar, dilekleri birlikte tekrarlar.
En “ben inanmıyorum” diyenin bile, yılın ilk dakikalarında içinden bir cümle geçirmesi boşuna değildir. Modern insan aklın sınırlarını bilir ama duygularını tamamen susturamaz. Umut ne bilimsel bir veri ne de saf bir hayaldir, bir tür psikolojik ve toplumsal savunma mekanizmasıdır.
Yeni yıl temennilerinin hep aynı olması da bundan. “Sağlık, huzur, mutluluk…” Bunlar klişe değil, toplumun açık yaralarıdır.
İnsanlar birbirine aslında şunu söyler;
“Bu yıl bizi yoran ne varsa, biraz azalsın.” Hangi dilek daha yüksek sesle söyleniyorsa, orada bir eksiklik vardır.
“Eğer nefes alıyorsak umut var” sözü romantik değil, gerçektir. Çünkü nefes almak hayatta kalmaktır, umut ise hayatta kalmanın yetmediği yerde başlar. İnsan sadece yaşamak istemez, yaşadığını anlamlandırmak ister.
Belki de bu yüzden bu yıl ışıklar daha parlak. Karanlık biraz daha ağır olduğu için. Ve belki de bu yüzden, açmayacağını bilsek bile plastik çiçeği sulamaktan vazgeçmedik. Umut çiçekte değil, onu sulamaya devam eden insandadır.
Yeni yıl mucizeler vaat etmez. Ama insan olmanın en inatçı tarafını hatırlatır…
Vazgeçmemeyi. Ve evet, nefes alıyorsak, umut vardır.