Aşırı düşünme…

Yani beynin, kendi kendini yiyip bitiren bir hamster gibi sürekli aynı çarkta dönmesi. Bizim memlekette “ince ruh” diye süslenen, aslında beynin kahve makinesi gibi fokur fokur kaynaması. Yabancılar “overthinking” der, bizde “düşüne düşüne taş olacaksın” denir.

İnsanoğlu kendini “akıllı varlık” diye pazarlamış ama aklını en çok neye harcıyor? “Ben o gün yanlış mı baktım?”, “O mesajdaki üç nokta acaba nefretin sembolü müydü?” diye çözülemeyen şifreler üretmeye. Sanki hayat, kart şifremizmiş gibi sürekli “büyük harf, küçük harf, özel karakter” peşinde.

Felsefeciler bu noktada ikiye ayrılıyor;

Kimisi der ki “Düşün, çünkü varoluşun özü budur.” Öteki der ki “Boşver, çünkü düşündükçe yok oluşun başlar.”

Biz modern insan da arada kalmışız; düşünmezsek salak, düşünürsek hasta görünüyoruz.

Aslında aşırı düşünme bir kibirdir de biraz. Çünkü her şeyi kontrol edebileceğini sanmak, her ihtimali hesaplamak…

Ama unuttuğumuz şu!

Evren zaten biz olmadan da yeterince kaotik. Senin hesap yapmana gerek kalmadan, hayat kendi planını uyguluyor. Sen plan yaparken elektrik kesiliyor, kalem ucu kırılıyor, ya da deprem oluyor. Evren sana “Bir dur bakalım filozof, sıranı bekle” diyor.

Nasıl baş ederiz?

Belki de baş etmeyiz. Çünkü bazı dertler çözülmez, sadece seyredilir. Ama en azından şunu yapabiliriz;

Düşüncelerle kavga etmek yerine onları salona buyur eder, çay ikram eder, sonra da “benim işim var” diyerek bırakıp çıkarız. Yani düşünceyi ev sahibi değil, misafir yapmak gerekir.

Stoacılar “Elinde olanla olmayanı ayır” der. Bizim kültürde daha kısa bir formülü vardır “Boş ver, kafana takma.” Ama mesele şu ki overthinking öyle sigara gibi bırakılan bir alışkanlık değil, televizyonun bozulup sürekli aynı sahneyi göstermesi gibidir.

Çünkü en sonunda fazla düşünmenin varacağı yer aynı!

Hayatı yaşamak yerine kafanda prova yapıp durmak. Oysa sahne çoktan kurulmuş, perde açılmış, seyirci yerini almış. Sen hala kuliste, aynanın karşısında “ışık yüzüme iyi vuracak mı” diye düşünüyorsun. Hayat ise replik beklemiyor malesef sen susarken başkaları çoktan oynamaya başlamış oluyor.